“Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!”
“Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!” Kerem, İstiklal Marşı’nın bu mısrasını analiz etmeye devam ederken bir an duraksadı. Önceki mısranın devamı gibi hissetti ve bu düşüncesiyle devam etti. Şair Mehmet Akif Ersoy’un, bu mısrada da yine o kişi adına konuştuğunu fark etti.
Kerem, bu kişinin esareti kabul etmeyen, yönlendirmelere boyun eğmeyen bir yapıya sahip olduğunu belirtti. O kişi, kendine yapılan haksızlıklara, baskılara ve zulme karşı tepki göstermeye devam ediyordu. Şairin kullanmış olduğu “çılgın” niteliği, o kişiye yönelik bir niteleme olarak karşımıza çıkıyordu. O kişi, çevresi tarafından anlaşılamayacak, düşünceleriyle farklılık yaratan bir kişilikti.
Kerem, “zincir” ifadesiyle bu kişinin bir tür tutsaklık içinde olduğunu anladı. Zincire vurulmak, onun özgürlüğünü kısıtlayan bir durumu temsil ediyordu. Bu da o kişinin etki altında olduğunu ve bu durumu kabul etmeyeceğini, tepki göstereceğini gösteriyordu. “Şaşarım” ifadesi ise o kişinin şaşkınlıkla ve kararlılıkla meydan okuduğunu vurguluyordu. Kendine yapılan haksızlıklara rağmen şaşkınlıkla, kararlılıkla direnen bir kişilik olduğunu ortaya koyuyordu.
Kerem’in analizi, bu mısranın ardında yatan mesajları çözmeye çalışmasını ve o kişinin kimliğini daha iyi anlama yolculuğunu yansıtıyordu. O kişi, kendisinin gerçek kimliğini ve olayların ardındaki gerçekleri keşfedecekti. Kerem, İstiklal Marşı’ndaki gizli mesajları açığa çıkarmak için adımlarını atmıştı ve bu yolculukta kendi sınırlarını zorlayacak, gerçeklikle yüzleşecekti.