“Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.”
Kerem, İstiklal Marşı’nın “Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.” mısrasını incelerken heyecanını koruyarak analizine devam etti. Önceki mısralarla bağlantılı bir şekilde düşünmeye devam etti. Yine o kişinin kendi içinde hiddetlenmeye devam ettiğini ve Mehmet Akif Ersoy’un bu mısrada da onun adına konuştuğunu fark etti.
“Kükremiş sel gibiyim” ifadesi, o kişinin iradesinin gücünü ve kararlılığını temsil ediyordu. Kerem, o kişinin kendine olan güvenini, azmini ve amacına ulaşmak için hiçbir engelin kendisini durduramayacağına olan inancını anladı. O kişi, yıkıcı bir güç gibi önünde engelleri parçalayacak, hedefine doğru ilerleyecekti.
Ancak Kerem, “bent” ifadesinin bu mısradaki önemine de dikkat çekti. Bu kelimenin, o kişinin asıl kimliğini ve gerçek potansiyelini anlamasına engel olan şeyleri temsil ettiğini düşündü. Belki de dünyevi arzular, nefsani istekler veya başka engeller, o kişinin içsel yolculuğunu sınırlayan etkenlerdi. O kişinin gerçek gücünü keşfetmek ve içindeki sınırlamaları aşmak için mücadele etmesi gerekecekti.
Kerem, not defterine bu yeni yorumlarını kaydetti. İstiklal Marşı’nın şifrelerini çözmek ve o kişinin gerçek kimliğini anlamak için adım adım ilerlemek zorundaydı. Her mısra, Kerem’i daha da derinlere çeken bir yolculuğun başlangıcıydı. O kişiyle olan bağı daha da güçlenirken, Kerem’in kendi içsel dönüşümü de gerçekleşiyordu.