“Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.”
Kerem, İstiklal Marşı’nı analiz ederken heyecanla kalemini kağıda dokundurdu. Mehmet Akif Ersoy’un, “Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.” bu mısrayla yine o kişi adına konuştuğunu anlamıştı. Gözleri dizedeki kelimelerde kayboldu ve bir anlam arayışına girişti.
“Hürriyet” kelimesinin önemi Kerem için açıktı. Bu kişinin özgürlüğüne olan düşkünlüğü, içindeki ateşi ve direnişi temsil ediyordu. Bu dizede, Kerem, o kişinin bazı olaylara karşı büyük bir öfke ve tepki göstereceğini, hiddetleneceğini anladı. İçindeki şüphelerle birlikte, o kişinin zamanla olayların gerçek yüzünü ve nedenlerini anlayacağı, fark edeceği bir sürece gireceğini tahmin etti.
Kerem için, bu dizedeki şahsın manevi bir varlık olduğunu anlamak çok önemliydi. O kişinin kim olduğunu keşfetmek, İstiklal Marşı’nın şifrelerini çözmekle bağlantılıydı. Kerem, kendi içsel yolculuğunda, o kişiyle özdeşleşeceğini ve İstiklal Marşı’nın anlamını derinlemesine anlayacağını hissetti.
Kerem, not defterini eline aldı ve bu tahminleri kaydetti. Şimdi daha da motive olmuştu. İstiklal Marşı’nın her bir dizesinde, bu gizli şifrelerin ardında yatan hikayeyi çözmek için adım adım ilerleyecekti. İçindeki araştırmacı ruhu ve vatan sevgisi, ona güç veriyordu.
Kerem, kendini Türkiye’nin sokaklarında kaybederken, İstiklal Marşı’nı tekrar tekrar mırıldanmaya devam etti. Her adımında, milli mücadelenin yüreklerde yankılandığını hissetti. Şimdi, kendi içindeki kahramanı uyandırma zamanı gelmişti. İstiklal Marşı’nın şifreleri onu bekliyordu ve bu şifreleri çözmek, Türk milletinin geleceğini şekillendirecekti.