“Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar”
“Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,” diye başlayan mısra, Kerem’in zihninde birçok düşünceyi tetikledi. Bu mısra ve beşinci kıtanın ikinci mısrası arasında bir bağ olduğuna inanıyordu. Şairin kelimeleri, ona o kişiyle ilgili bir tehdit algısının olduğunu gösteriyordu. “Batı dünyasından” gelen bir tehdit, Türk milletinin dini inançlarına yönelikti. Kerem, bu tehdidin ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Şairin, “Ulusun” dediği kelimeyi, sadece Türk milletini değil, daha derin bir anlam içerdiğini düşünüyordu. “Köpekler gibi havlasın” ifadesiyle, batının saldırganlığının köpeklerin saldırganlığına benzetiliyordu. Şair, bu benzetmeyi kullanarak batının saldırgan ve hırçın tavırlarını anlatıyordu.
“Korkma!” diyerek tekrar o kişiye sesleniliyordu. Kerem, bu sözlerin o kişiyi cesaretlendirmek ve inancını korumasını sağlamak için söylendiğini düşünüyordu. “Batı medeniyeti”nin tehdidine karşı durmak için korkmaması gerektiği vurgulanıyordu. İslam inancının kuvveti ve gücü ise, o kişinin içinde sonsuz bir direnç ve dayanma gücü sağlıyordu.
Kerem, şairin sözlerinin ardındaki derin anlamları keşfettikçe içinde bir umut filizleniyordu. Türk milletinin inancının, saldırganlığa boyun eğmeyeceği ve tüm zorlukların üstesinden geleceği bir gerçekti. Kerem, bu aydınlatıcı mısraların ardından, içindeki inanç ve azimle birlikte yola devam etmeye karar verdi. Onun içindeki bu güç, şairin sözlerindeki “boğulamaz, yok edilemez” inançla birleşmişti. Artık daha da kararlıydı ve kaderinin peşinden gitmek için adımlarını hızlandırdı.