Tarihin akışını değiştirecek bir olayın başlangıcı
“Rüzgar, İstanbul’un sokaklarında hırçınca esiyordu. Şehir, gizemli bir enerjiyle dolup taşıyordu. Bu enerji, her köşede hissedilen geçmişin izleriyle harmanlanmış, modernliğin sancılarıyla yarışan bir dengesizlikti.
Ortadoğu’nun kalbinde yükselen bu büyülü kentte, genç bir adam adımlarını hızla attı. İçinde fırtınalar kopan bir ruh, onun gözlerinden yansıyordu. İsmi Kerem’di. Gözlerindeki kararlılık, yıllarca süren bir arayışın sonucu olarak oluşmuştu. Türkiye’nin karmaşık dokusunda var olmanın anlamını keşfetmek için yollara düşmüştü.
Ancak, Kerem’in bilmediği bir şey vardı. Ülkesi, medeniyet dedikleri o tek dişli canavarın pençesine düşmüştü. Yıllar içinde toplumu sarıp sarmalayan, değerleri yozlaştıran ve adaleti çiğneyen bu canavar, artık iyilik ve özgürlük arzusuyla yanan Kerem’in karşısına çıkmıştı.
Kerem, Türkiye’nin her köşesinde derin izler bırakan bu canavara meydan okumak için tek başına savaşacaktı. Kahramanca bir mücadeleye giriştiğinin farkındaydı. Arkasında duran bir avuç sadık dostla, kalbindeki ateşi hiç söndürmeyen bir inançla, karanlığa meydan okuyacaktı.
Türkiye’nin derinliklerinde yankılanan çığlık, Kerem’in içindeki gücü ateşliyordu. Medeniyetin canavarıyla savaşmak için her şeyini ortaya koyduğu an, tarihin akışını değiştirecek bir olayın başlangıcı olacaktı. Bu, Türkiye’nin kaderini belirleyecek bir hikayenin başlangıcıydı.”